DOLMA KALEM- DOLMA BİBER

İyi, yeni bir dolma kalem almak istiyorum. Hatta çok iyi olmasa da olur. O kadar çok seviyorum ki dolma kalem ucunun kağıt üzerinde yol alışını ve bıraktığı izini. Bayılıyorum...
Bana hep dolma kalem hediye alınsın istemişimdir, bu arzum hala geçerli, ilgililere duyrulur.
Ama ucuz yollu da olsa bir tane alacağım; basit ve sözde tükenmez kalemlerden bıktım, kalemliğimdeki çoğu bu tarz kalemler şirket isimlerini içeren reklam amaçlı yaptırma kalemlerden ibaret. Karar aldım şuan hepsini çöpe atacağım, yalnız yıllardır bana eşlik eden kendim beğenerek para verip aldığım kalemler kalacak kalemliğimde. Bir yerler de okumuştum: Eski yazarlardan bazıları yeşil mürekkeple yazarlarmış yazılarını, günümüzdekiler ise çok nadir, hatta yok denecek kadar az ama kesin bir bilgi veriyorum, yayılsın lütfen. Mario Levi, evet bizzat ağzından edebiyat programında duydum; yeşili çok sevdiği için yeşil mürekkeple yazıyorum ben dedi. Bulması bile kolay değil yeşil mürekkebi. Sahi yeryüzünde de yeşil gittikçe azalmıyor mu? Yeşil alan bulmak da zor değil mi?
Edebiyat programları da yok artık eskisi gibi, yerini saçma sapan gelin-kaynana, yemek programları aldı.  Hepsinden nefret ediyorum! Yemek programlarında yemek kültürü konuşulmuyor tabiki de. Öyle olsa ne ala. YEMEK KÜLTÜRDÜR. Malesef edebiyat değil bu tarz programlar reyting alıyor, işin ucu yine paraya dayanıyor. Bizden bir cacık olmaz, halbuki memlekette bolca 'hıyar' var. Bu arada bu bahsi geçen programın adını paylaşayım sizlerle. İsmi bile çok özel ve güzeldi bence. "Önce Söz Vardı." Ne güzel ve manidar bir isim değil mi? İçindeki şahsiyetler daha güzeldi. Paylaşıyorum: Ahmet ÜMİT, İskender PALA, Mario LEVİ. 

Umarım yeni bir dolma kalem alıp dolma biberin neden sadece içini yiyenlerden olduğumu sebepleriyle yazarım. Şimdilik elveda. Oğuz Atay bekletmeye gelmez.
Uğur BAĞCI



Yorumlar