RAMAZAN DAVULCUSU

Senenin ilk davul sesini işiterek yazıyorum bu satırları. Kalkıp yerimden, en yakın pencereden dışarıya, geceye, davulcuya bakmaya koyuluyorum. Gece yerinde ama ay yok, davulcu da ortalıkta gözükmemesine rağmen sesi hala işitiyorum; uzaktan cidden hoş geliyormuş davulun sesi...

Ramazan davulcusunda, ilk gün heyecanı oldu mu acaba diye merak ediyorum. Ses kesiliyor bir anda. Sonra karşı sitenin havuzunun su sesinin farkına varıyorum, motorlar çalışıyor şaşırıyorum. Ayrıca dışarıda tatlı bir meltem var. Bir an için suya atlamak geliyor içimden, koşarak camdan fırlayarak, çivileme...

Bazı dairelerin ışıkları yanıyor, bazıları çoktan uyanmış sahur için, ışık parlak ve güçlü, bazıları her şeyden habersiz. Acaba işittiler mi davul sesini, merak edip bakmadılar mı camdan yoksa uykunun tatlılığı yine galip mi geldi, halbuki baksalardı dışarıya ne olurdu, pencerelerden bakışırdık, hem öyle tatlı bir meltem var ki buna kesinlikle değerdi. Bulutlar uyumamış hala dolaşıyorlar, ama ay ortada yok, en azından benim görüş açımdan gözükmüyor. Sayamayacağım kadar pencere var etrafta ama kimseler yok çerçevelerinde, ya karanlık ya kapalı, ya da her ikisi de.
Neyse, herkesin üstünde bir sersemlik, çağırılıyorum sofraya, galiba...

Allah kabul etsin.
Uğur BAĞCI



Yorumlar