YAĞMUR

İsraf etmiyorum kahvenin son yudumunu, soğuk, buz gibi olsa da içiyorum suratımı asa asa. Kahve bitiyor.

Bir yağmur yağsa diyorum, bir ses olsa, konuşsa. Küçücük su damlalarından milyonlarcası bir araya gelip  yere, cama, toprağa vururken çıkardığı o ses yankılansa. Yağmur yağıyor. 

Bir müzik çalsa;  gönlümüze, yüzümüze çarpa çarpa geçse içimizden. Hani hiç nota bilmeyen birini bile, hayatında hiç bir enstrümana dokunmamış bir insan evladını bile, düşünde sanki o enstrümanı kendi çalıyormuş, notalara kendi basıyormuş, dokunuyormuş, vuruyormuş, üflüyormuş gibi hissettiren bir müzik. Hani aç ruhlarımıza bir parça ekmek, belki sıcak bir çorba verip besleyecek türden bir müzik. Hani yağan yağmurla birlikte zihinlerimizin tozunu bir bez gibi alacak bir müzik. Hani daldırıp gözlerimizi bulutlara, uzaklara çok uzaklara daldıracak bir müzik. Hani üzerimizdeki fazla elektriği alacak cinsten, hani şöyle toprak gibi bir müzik. Hani yağmur yağarken çıkan toprak(varsa) kokusu gibi müzik. O müzik çalıyor. Evet, şu an yağmur da yağıyor(İstanbul'da) o müzik de çalıyor. Son yudum kahvemi içip, yağmur damlalarının seninin yanında bu müzikle ile yazdım bu satırları.

o müzik

Yağmur hep yağar, herkes hissedemez. Bu müzik de böyle.

''Some people feel the rain. Others just get wet.''     - Bob MARLEY





Yorumlar